• Üyelik Paketleri
  • Okulunu Kaydet
    Okul Adı :
    Yetkili Kişi :
    Telefon No :
    E-Mail Adresiniz :
  • Üyelik
  • Okulunu Kaydet
    Okul Adı :
    Yetkili Kişi :
    Telefon No :
    E-Mail Adresiniz :
Çocuklarımız Oynarken Öğrenirler
Anaokulu Ara
Size En Yakın Anaokullarını Kolayca Bulabilirsiniz.
Anaokulullarının Acil Olarak Size Geri Dönmesini Sağlar.
Anaokulu Aradığınız İl :
İlçe :
Semt – Mahalle (Opsiyonel) :
 
Anaokulu Adını Giriniz :  
"Sistemimize Kayıtlı Tüm Anaokulu ve Yuvalar Uzman Ekibimiz Tarafından Özenle Seçilmiştir."
Adınız Soyadınız :
Çocuğunuzun Doğum Tarihi :
E-Posta Adresiniz :
Telefon Numaranız :
İl Seçiniz :
İlçe Seçiniz
 
"Sistemimize Kayıtlı Tüm Anaokulu ve Yuvalar Uzman Ekibimiz Tarafından Özenle Seçilmiştir."
Adınız Soyadınız :
Çocuğunuzun Doğum Tarihi :
Çocuğunuzun Tanısı :
Telefon Numaranız :
E-Posta Adresiniz
 
"Özel Eğitim Anne ile başlar, Aile ile devam eder. Formu Dolduran her Aileye 1 Aylık Özel Aile Koçluk Modülü %10 İndirimli."
Ana Sayfa
Bilgi Bankası
Geri Dön
"ANDA VE OYUNDA ÖĞRENME”

“Hangi çocuk olursa olsun, ilk çocukluk yıllarında kendisine bakan yetişkinle sevgi ve yakınlık dolu bir ilişki kurma şansına sahip olmuş bireyin yolu her daim açık olacaktır.”

Önümüzde ki en büyük gerçek ise; çocuğun durumu ne olursa olsun, bir çocuğun oyun oynama keyfinin ve oyun ile öğrenmenin güçlü etkisinin göz ardı edilemeyeceğidir.

Ve çocuğun sımsıcak bir sevgi, güvenli bir çevre, ritmik ve düzenli bir ortam dışında kendi gelişimine en fazla katkıda bulunan bir diğer güçlü etken ise oyundur.

Oyun oynarken çocuk kendisidir. Dış kurallardan bağımsızdır, hiçbir amaca ve emre itaat etmez, sadece kendi dürtüsüne kulak kabartır. Oyunun konusu ve içeriği çocuğun içinden geldiği için, oynarken kendisiyle birdir. Bundan dolayı serbest oyunda kurallara ihtiyaç yoktur “AN “ vardır.

OYUN ve HAYAT

“Özel çocuklarımızın” anneleri ilk görüşmelerde “çocuğum oyun bile oynamıyor” şikayeti yanı sıra "nasıl vakit geçireceğimi bilemiyorum", "kardeşi ile bile oynamıyor" diye devam ederek çocuğu ile yaşadığı sıkıntılarını tarif eder.

Ve ahhh bir oyun oynamayı öğrense de birilerine bırakacak hale gelse, bir anaokuluna alınsa şeklinde devam eder beklentileri...

Artık “oyun” anne ve aile için oyun olmaktan çıkıp, eğitim adı altında sınıfa ve öğretmene terk edilen bir duyguya dönüşür ve en tehlikeli durum ise , sadece eğitimciye bırakılan ve sadece eğitimciden beklenen “dar zaman “ yaklaşımına seanslara bırakılır HAYAT.

Başlangıçta küçük çocuk oyunla bedenini keşfeder…

Bir şekilde göz-el koordinasyonunu öğrenir ve motorik yeteneklerine hakim olur. Kontrollü bir şekilde kavramayı öğrenmesiyle birlikte tüm ilgisini etrafında ele geçirdiği ya da yetişkinlerin kendisine uzattığı cisimlere verir. İlgisi başka bir cisme yönelene dek, elindekini evirir çevirir, en ince detayına kadar tüm duyuları ile inceler.

İşte burada anneye düşen görev, çocuğu evde ki yaşamsal nesnelerle tanıştırmaktır ve bu oyun tarzında gelişir.

Her defasında kararlılıkla devam eden davranışlar çocuğun kabul eşiğini geçecektir. Kaldı ki eğer ki eğitimci 45 dakikada bunu yapıyorsa annenin önünde kocaman gün vardır..Yarınları kazanmak adına bugün vaz geçeceği anlardır sadece...

Bir şey anlamıyor diye bir kenarda bırakılan çocuklar dahi , bulunduğu ortamda rahatça hareket etmeyi öğrenmiş ve yetişkinlerin günlük işlerini bolca izlemişse oyun farklı ve hayal gücüyle dolu bir şekle bürünür: en olmadık cisim birden bir oyuncağa dönüşüverir.Bir anda sizi şaşırtan bir davranışın ardında bu gözlem yatıyor olabilir.

Saklambaç oyunu bile evde oynanabilen, sese duyarlılığı ve bulma gibi soyut kavram ile tanışmayı, duygu durum oyunları, durma ve bekleme içeren davranışsal oyunlar ve daha niceleri bir anda aileyi hep beraber ortak bir alana keyifle taşıyabilir.

Ve, tüm bunlardan sonra “öğretmedim” dediğiniz davranışlarla sizi şaşırtması kaçınılmazdır..

Bu dönemde yetişkinler çocuğa oyuncak almayı çok severler. Özel çocuk aileleri ve yakın akraba ve eş dostları aynı zamanda hangi oyuncağı alsam anlamaz ve oynamaz ile de alanı ayrıca daraltır. Oysa ki, ebeveyn tercihi alınacak oyuncağın bir kullanım eşyasının birebir kopyası olması çocuğun hayal gücünü sınırlar ve tek bir işe yaradığı için de ilgisini uzun süre çekmez.

Oysa belli bir amaca yönelik olmayan kestane, kozalak, tahta parçaları, taşlar, karton, leğen , örtüler, dallar...vs... gibi materyaller çocuğa sonsuz bir kullanım alanı ve böylece de yaratıcılığını geliştirme şansı yaratır.

Akşam olduğunda gökte yıldız ve ay olayını akşam ile bağlamak ve şarkısını söylemek bir süre sonra keyifli bir akşam oyununa dönüşebilir.

Genel çerçevede normal öğrenme gösteren çocuğa dönük gibi gelen “kendi oyuncağını yapma özgürlüğü” kendi oyununu kurma serbestisi “özel çocuğu” da kapsamakta.

Kozaköy’de özellikle ebeveynlerin serbest materyaller ile oyuncağı birlikte yapmasını, çocuğu ile birlikte kaliteli ve kör noktaya düşmeyen doğru zaman geçirmeyi öğrenmesini ve çocuğu gözlemci ve süreç farkındalığı ile zenginleştirmesini istiyoruz.

Bir anne ,birlikte yapacakları bez bebek ile çocuğa vücudunu tanıtabilir, aynı zamanda evcilik oyunu ile mama saati, tuvalet terbiyesine yönelik kavramlar , uyuma ve ninni ilişkisini pek ala kurabilir.

Yine aynı şekilde kutulardan tren yapmak,ipi bitmiş makarayı araba yapmak, bir ağaç dalı ile at binmek, sadece bilgisayar ve teknolojik alet bağımlılığını günümüz trend davranışı diye beslememek ve bununla yetinmemek bile çocuğun gelişimini destekleyen tavırdır.

Tüm bu ve benzeri tavırlar, çocuğu hayata bağlayan davranışlar olup, annenin , kardeşin babanın katılımı ile daha kaliteli vakit geçirmesi demektir.
Kategoriye Göre Arama